Dijitalleşme ile birlikte değişim

Uzun bir süredir yeniliklerin ön planında bulunan otomotiv sektörü dünyanın ilk toplu montaj tesislerinin ortaya çıkmasını sağlarken, Japonya’da ortaya çıkan yalın üretim prensipleri de maliyetlerin düşürülmesini ve verimlilik, kalite ve güvenilirliğin arttırılmasını temin etti.

Ancak günümüzde dijitalleşme sektör için önemli zorluklardan birini teşkil ediyor. Mobil bağlanabilirlik, veri ve yapay zeka ile öğrenme, 3B baskı çözümleri, bulut tabanlı bilişim sistemleri, Yazılım Programlama Arayüzleri (API’ler) ve paylaşım ekonomisinin yükselmesi gibi trendler, değişimin önündeki geleneksel engelleri ortadan kaldırdı ve hızını arttırdı.

Tesla, Uber ve hatta Google gibi isimler, otomotiv sektörünün dijital dönüşümünün öncüleri konumunda. Geleneksel oyuncuların bu değişimlere ne kadar hızlı adapte oldukları ise, otomobil sektörünün geleceğindeki rollerini belirleyecek.

“Elektrikli otomobiller, bağlanabilirlik ve otomasyon, sektörde radikal bir dönüşümü temsil ediyor. Eskiden otomobil üreticilerinin araştırma ve geliştirme faaliyetleri genel olarak mekanik mühendisliğine odaklanırdı. Ancak günümüzde kimya, elektrik, Telekom, bilgisayar bilimi ve hatta psikolojinin söz konusu olduğu birden fazla disiplini içeren bir yaklaşımın kullanılmasını gerektiriyor,” diyor Warwick Üniversitesi WMG araştırma ve eğitim grubundan (eski Warwick Üretim Grubu) Profesör Paul Jennings.

Jennings sözlerine ayrıca şunları ekliyor “Apple, Google ve Microsoft gibilerinin işbirlikçi mi yoksa rakip mi olacağını kimse bilmediğinden, birden fazla disipline sahip bu yaklaşım son derece önemli.”

2015 yılında düzenlenen Tüketici Elektroniği Fuarında (CES) geleceğin bir ön gösterimi sunuldu. Bu ön gösterimde geleceğe birbirine bağlı otomobiller egemen. Nvidia şirketi, özellikle tablet bilgisayarlar ve otomobil gösterge panolarına yönelik dizayn edilmiş yeni Tegra X1 işlemcisini tanıtırken, AT&T ve Samsung da bağlı otomobillere odaklanmış bir araştırma ortaklığı içerisine girdiklerini duyurdu. Diğer yandan Volvo Cars, bağlı otomobiller ile bisikletçilerin tehlikeli karşılaşmalar konusunda uyarılabileceği bir vizyonu kamuoyuna sundu.

Volvo, bağlı otomobiller çağında güvenlik geleneğini sergilemek için kullandığı bir terim olan ‘Bağlı Güvenlik’ alanında öncü konumunda.

Volvo Cars İş Geliştirme ve Tüketici BT Hizmetleri Stratejisi Direktörü Jonas Rönnkvist konuyla ilgili olarak şunları söylüyor: “Otomobillerimiz sensörler yardımıyla potansiyel olarak tehlikeli durumları tespit etme imkanına sahip. Örneğin, yolun belirli bir kısmında kayganlık söz konusuysa, bu durum tespit edilebiliyor. Çok yakın bir zamanda bu bilgiler bulut üzerinden diğer otomobillerle eşzamanlı olarak paylaşılabilecek ve böylece daha güvenli bir sürüş ortamına katkıda bulunacak.”

‘Endüstriyel İnternet” olarak da bilinen bir grup Nesnelerin İnterneti teknolojisi, Orijinal Ekipman İmalatçılarından (OEM) fabrika zemininde gerçekleştirilen faaliyetlere kadar tedarik zincirinin tamamı için çalışma biçimlerini değiştirecek görünüyor.

Büyük veri analitik sistemleri, çağımızda ortaya çıkan veri denizlerinin marka ve OEM ürünler için performans geliştirme, lojistik optimizasyonu, öngörücü bakım ve garanti bilgilerinin geliştirilmesi alanlarında yardımcı olacak şekilde anlam ifade etmesinde yardımcı olacak.

Bununla birlikte dijitalleşme yalnızca otomotiv sektörünü etkileyen bir trend değil. Genel olarak seyahatleri birçok yönden etkilemeye başladı bile. Örneğin toplu taşımacılık ağlarında verimliliğin arttırılmasına yönelik olarak yeni ödeme ve bilet çözümlerinin yanı sıra gerçek zamanlı GPS takip sistemleri uygulanmaya başlanıyor. Bu da asansör ve yürüyen merdiven sektöründe de değişimlerin kaçınılmaz olduğu anlamına geliyor. Otomotiv sektörünün deneyimlerinden yararlanarak seyahat deneyimini herkes için sorunsuz bir hale getiren dijital çözümlerin bu sektöre de adapte edilmesi yakın bir zamanda gerçeğe dönüşecek.